top of page

brecht'ten notlar;

SHAKESPEARE İNCELEMELERİ

Kaynak: http://www.halksahnesi.org/1992/01/13/shakespeare-ustune-notlar-bertolt-brecht/

​

Shakespeare oyunlarının sergilenmesinin tosladığı güçlüklerden biri de yanlış bir büyüklük anlayışıdır; ilgili büyüklük, küçük çaÄŸlar tarafından ozanın eriÅŸtiÄŸi ünün, kullandığı temaların ve olaÄŸanüstü bilinen boyutlarından çıkarılmıştır, dolayısıyla ÅŸimdi ozanın oyunları için “büyük” bir sergileme gerekli sayılmakta, bu uÄŸurda elden gelen çabayı harcayan küçük çaÄŸların yürekler acısı biçimde serilip kaldığı görülmektedir.

Eski tiyatroda edilgin (pasif) insanı anlatmaya imkân veren geliÅŸmiÅŸ bir teknik buluyoruz. Başına gelen olaylara ruhsal bakımdan gösterdiÄŸi tepki ortaya konarak, edilgin insanın karakteri kurulup çatılıyor, örneÄŸin, Shakespeare’in III. Richard oyununda III. Richard’ın kendisini sakatlayan yazgısına karşı tepkisi, dünyayı aynı sakatlama iÅŸlemine konu etmek için ruhunda duyduÄŸu istektir. Öte yanda, kışlarının nankörlüÄŸüne Kral Lear’in cadıların krallığı ele geçirme çaÄŸrısına karşı Macbeth’in, öcünün alınmasını isteyen babasının çaÄŸrısına Hamlet’in verdiÄŸi cevapları buluruz. Ve yine imparatora ihanet etme ayartısına karşı Wallenstein’in, Mephisto’nun güzel yaÅŸama ayartısına karşı Faust’un cevaplarına tanık oluruz. Bunun gibi, dokumacılar fabrikatör Dreisiger’den, Nora ise kocasından gördüÄŸü zulme bir tepkiyle cevap verir. “Yazgı” tarafından ortaya atılır hep soru, yazgının kendisi yalnızca sorunu ortaya çıkarıcı bir rol oynar, insan etkinliklerinin menzili dışında yer alır. “Ezelî ve Ebedî” nitelik taşır soru, durmadan kendini açığa vuracak, habire boy gösterecektir, hiç bir eylem tarafından silinip atılamayacak bir sorudur, insansıl bir yanı içermez, insansıl bir etkinlik olarak konmaz ortaya. İnsanlar bir zorun itiÅŸiyle “karakterlerine” uygunluk içinde davranırlar: karakterleri de “dünya durdukça duracak” nitelik taşır, her türlü etkilemeye kapalıdır, yalnızca açığa vurabilir kendini, insanların ele geçirebileceÄŸi gibi bir nedeni içermez. Yazgı üzerinde egemenlik kurulabilirse de, bir uyum sürecinin saÄŸladığı egemenliktir bu. Yazgının “cilvelerine” katlanmak, iÅŸte yazgı üzerinde saÄŸlanacak egemenlik budur. İnsanlar ayaklarını’ yorganlarına göre uzatır, yorganın kendisi uzatılmaz. Wallenstein”da imparator bir ilkedir, her türlü müdahaleye kapalıdır, Lear’in kızlarının nankörlüÄŸü ise mutlak (saltık) nitelik taşır, deÄŸiÅŸtirilebilir birtakım nedenlerden kaynaklanmaz. Hamlet’in annesi bir cinayet iÅŸlemiÅŸtir, tek karşılığı yine bir cinayettir bunun; Faust, ancak ÅŸeytanın yardımıyla yaÅŸamın güzelliklerinin tadını tadar, ÅŸeytan bir ilkedir, Tanrı bile baÅŸa çıkamaz onunla, onu yönetemez. Macbeth’in kralı herhangi bir kimse, örneÄŸin Macbeth’in kendisi gibi kral olmuÅŸ deÄŸildir, kendi kralı gibi bir kral olamaz Macbeth. Bir kez daha Lear’i alıp, davranış bilginlerinin önünde sahneleyin! Lear’in, saraydaki 100 soylu için kızından istediÄŸi yemeÄŸin gereÄŸinde alınıp getirilecek bir yerde hazır bekleyip beklemediÄŸi sorusunun seyircide uyanmasıyla oyun, trajik etkisini gösterecektir.

Elizabeth Tiyatrosu bireye enikonu özgürlük getirmiÅŸ ve onu bol keseden tutkularıyla baÅŸbaÅŸa bırakmıştır. ÖrneÄŸin Kral Lear’de sevilme, Üçüncü Richard’da egemen olma, Romeo ve Jülyet ile Antonius ve Kleopatra’da sevme, Hamlet’te cezalandırma ve cezalandırılma, daha baÅŸka oyunlarda ise daha baÅŸka tutkulara rastlanır. İl oyuncularımız, ilerde de seyircilerin ilgili özgürlüÄŸün tadını çıkarmasına çalışabilirler isterlerse. Ancak, bunun için aynı yaratı sürecinde toplumun kendisine de bir özgürlüÄŸü, bireyi deÄŸiÅŸtirme ve onu üretken duruma getirme özgürlüÄŸünü sunmaları gerekir; çünkü, zincirlerinden kurtulanın, tüm mutlulukların kaynağı üretim eyleminin nasıl üstesinden geleceÄŸini bilmedikten sonra, zincirlerinden kurtulması neye yarayacaktır? Shakespeare’in Antonius oyununda Antonius’un Kleopatra’ya karşı beslediÄŸi tutku yüzünden koskoca bir imparatorluk savaÅŸlara sürüklenir, Antonius’un aÅŸk iniltileri can çekiÅŸen lejyonerlerin iniltilerine, sevgilisine yaptığı ziyaretler deniz savaÅŸlarına, aÅŸk yeminleri politik bildirilere (komunike) dönüÅŸürken, bugün benzer durumlarda diyelim bir İngiliz kralı iÅŸini kaybeder yalnızca ve muradına ererdi.

OrtaçaÄŸ, Hamlet’in ünlü bocalayışını onun karakterindeki güçsüzlüÄŸe vermiÅŸ, nihayet tasarlanan eylemin gerçekleÅŸtirilmesine doyurucu bir gözle bakmış olabilir. Biz, özellikle Hamlet’in bocalayışını mantık, sondaki tüyler ürpertici eylemi ise mantıksızlık durumuna gerisin geri bir yuvarlanış diye görüyoruz. Ancak, mantıksızlığa böylesi yuvarlanma tehlikesi bizler için de söz konusudur hâlâ, üstelik bugün yol açacağı sonuçlar eskisinden de ağırdır.

Günümüz sanatının konusu dünyanın çığırından çıkmış olmasıdır. Ancak, dünya çığırından çıkmasaydı, sanat diye bir ÅŸey olmazdı ya da olurdu gibilerden bir ÅŸey söyleyemeyiz; çığırından çıkmamış bir dünyayı tanımıyoruz çünkü. Üniversiteler uyum (armono) konusunda ne derlerse desin, Aischylos’ in dünyası savaÅŸlar ve korkulardan geçilmiyordu; Shakespeare’in, Homer’in, Dante’nin, Cervantes’in, Volter’in ve Goethe’nin dünyalarının da bundan geri kalır yanı yoktu. Haberin kendisi ne denli barışçıl nitelik taşırsa taşısın, savaÅŸlar oluÅŸturur içeriÄŸini, ve dünyada bir barışı gerçekleÅŸtiren sanat, onu savaÅŸçıl bir dünyayla gerçekleÅŸtirmiÅŸ sayılır.

EPİK TİYATRODA SHAKESPEARE

III. Richard’ın birinci perdesinin ünlü sahnesi oynanmasındaki güçlük dolayısıyla oyuncular tarafından tutulmaz pek. İlgili sahnede kurbanlarından birinin ya da daha çok ikisinin yasını tutan dul kadın karşısında iktidara susamış sakatın elde ettiÄŸi baÅŸarının genel olarak çarpıcı etkisinin sergilenmesi istenir oyunculardan. Böylece, oyuncu, çarpıcılığı bir özellik olarak sergilemek gibi güç bir görevi üstlenmek zorunda kalır. Üstlenilen görevin de hemen hiç altından kalkılamaması, olayın olasılığını hayli etkiler. Gerçekçi yöntemle çalışan oyuncu, bir baÅŸka yol izler bu konuda: Dul kadının gönlünü kazanmak için Richard’ın ne gibi eylemlere kalkıştığını araÅŸtırır, onun içinde bulunduÄŸu durumu deÄŸil, yaptığı iÅŸi inceler. Sonunda anlar ki, Richard’ın bütün yaptığı, dolayısıyla kiÅŸiliÄŸinin tüm çarpıcı gücü pek kaba bir dalkavukluktan oluÅŸmaktadır Ancak, bu da, oyuncunun baÅŸarısını tümüyle kadının oynayışına baÄŸlı kılar. Hatta belki bunun için kadının pek fazla güzel olmaması, dolayısıyla komplimanlara pek alışık bulunmaması gerekir. (…)

Hamlet’in ilk sahnesinin çok önemli bir gestus’u içerdiÄŸi ÅŸöyle bir baÅŸlıkla açığa vurulabilir: Helsingor Åžatosunda bir hayalet görülüyor. Sahne, kralın ölümü konusunda ÅŸatoda dolaÅŸan söylentileri oyunlaÅŸtırarak seyirci önüne çıkarır. İlgili olayın, hayaletin hayalet olarak korku yaratacak biçimde sahnelenmesi, kuÅŸkusuz her zaman dikkati asıl konudan baÅŸka tarafa çekecektir. (…)

Shakespeare’deki bazı epik özellikler ÅŸu iki nedenden kaynaklanır kanımca; Birincisi: İlgili oyunlara daha önce varolan yapıtların (nuveller ya da oyunlar) temel alınması, ikincisi: günümüzde kuÅŸkusuz kabul edileceÄŸi üzere, oyunların tiyatrodan anlayan bir ekibin iÅŸbirliÄŸiyle doÄŸmuÅŸ olmasıdır. Epik özelliÄŸin hepsinden çok kendini belli ettiÄŸi tarihsel oyunlar, önceden varolan konunun zamanın gereklerine uydurulma iÅŸlemine en çok kafa tuttuÄŸu oyunlardır. Belli tarihsel karakterler ilgili oyunlarda yer almışsa, baÅŸka türlü oyunda eksiklikleri duyulacağı içindir bu; belli bazı olaylara da yine aynı “dış” nedenden oyunlarda yer verilmiÅŸtir. Bu yoldan oyunlara sızan montaj öÄŸesi, tek başına, onları epik bir karakterle donatmıştır.

KUTSALLIÄžA KARÅžI İŞLENEN SUÇLAR
KUTSALLIK BAÄžIÅžLAR

Klasik yapıtları canlı tutan, kötü de olsa onların günümüzdeki kullanım biçimidir. İlgili yapıtlar sıkılıp ezilerek ahlaksal özü çıkarılır okullarda; tiyatroda ise bencil oyuncular, ÅŸan ve ÅŸeref düÅŸkünü saray nazırları, gözünü kazanmak hırsı bürümüÅŸ akÅŸam eÄŸlencesi satıcıları tarafından bir araç olarak kullanılır. YaÄŸmalanır ve hadım edilirler; dolayısıyla hâlâ sürdürürler varlıklarını. “Salt saygı konusu” yapılmaları bile, diriltici biçimde olur; çünkü kimse gösterdiÄŸi saygıdan ÅŸöyle tam bir porsiyonu kendisi için alıkoymaksızın bir ÅŸeye karşı saygı gösteremez. Sözün kısası, çürüyüp gitmek klasik yapıtlara iyi gelir; çünkü yaÅŸamanın yolu ancak yaÅŸatmaktan geçer. DonmuÅŸ bir kült, Bizans saraylarında hizmet edenlerin prens soyundan kiÅŸilere el sürmelerini, dolayısıyla ilgili kiÅŸilerin o prens sarhoÅŸlukları içinde bir havuza düÅŸtüler mi kimseden yardım göremeyerek ölüp gitmesini öngören seremoni gibi tehlikelidir; sarayda çalışanlar, kendileri ölmemek için prens soyundan gelenlerin ölmelerine göz yummuÅŸlardır hep.

B. Brecht, “Oyunculuk Sanatı ve Dekor” Say Yay., 1982 Türkçesi: Kamuran Åžipal.

bottom of page