top of page

merhumu nasıl bilirdiniz?

Shakesperare 1564’te doÄŸduÄŸunda ilkel kapitalizm İngiltere’ye adımını atmıştı. 1492’de Yeni Dünya’yı “keÅŸfeden” Columbus, tüccarlara sömürmeleri için yeni pazarlar açmıştı. Bu tüccarlar, toprak aÄŸaları ve köylülüÄŸün varlıklı kesimleri yeni fırsatları deÄŸerlendirdiler. Mallara talebin artmasıyla birlikte kârlar da tırmanışa geçti. Yeni sanayi kolları mantar gibi biterken, taze bir orta sınıf semirmekteydi. Gücü ve etkisi hızla artan bu sınıf, kraliyetin ve aristokrasinin yüzyıllardır süregelen konumunu tehlikeye düÅŸürdü. Yeni burjuvazi, mahkemeler ve yargı organlarını kontrolünde tutan aristokrasiye ticaret kısıtları ve vergi kanunları dolayısıyla diÅŸ biliyordu. 

Ortaya çıkan baÅŸka bir çatışma daha vardı: (ezici bir yoksullukla cebelleÅŸen, ama görece emniyetli bir konumda bulunan) yoksul köylüler ÅŸimdi daha fazla kira ödemek veya efendilerinin yeni pazar ekonomisinde rekabet edebilmesi için daha fazla ürün saÄŸlamak zorundaydılar. Talepleri karşılayamayanlar acımasızca topraklarından tahliye ediliyorlardı. BirçoÄŸu iÅŸ bulmak için ÅŸehirlere göç etmek zorunda kaldı. Aynı yükümlülükler kentli tüccarlar için üretim yapan küçük zanaatkârlardan da bekleniyordu. Emek giderek daha fazla kolektifleÅŸirken, burjuvazinin yanında yeni bir sınıf ÅŸekilleniyordu: İşçi sınıfı. 

Dört bir yanda her ÅŸeyin “doÄŸal düzen”i bozuluyordu. “Tudor Efsanesi” eski düzeni meÅŸrulaÅŸtırmak için kullanılırken, yeni burjuvazinin yükseliÅŸi tanrının iradesiyle çeliÅŸiyordu. Dünyanın dört bir yanında fetih ve kâr için savaÅŸlar yapılıyordu. Yeni bir proletaryanın oluÅŸumu hem eski hem de yeni düzendeki sömürünün görünür hale gelmesini saÄŸladı. İngiltere’nin Shakespeare’in ölümünden yalnızca 25 yıl sonra siyasi ve toplumsal bir devrim sürecine girdiÄŸini unutmak kolay. Bu devrim krallığı yıkıp kısa bir süreliÄŸine cumhuriyeti getirerek tarihin yönünü deÄŸiÅŸtirdi. Gerek bu gidiÅŸatın, gerek Shakespeare’in üç sınıf arasındaki sert mücadelenin ortasında bulunmasının, Shakespeare’in eserleri üzerinde etkisi olmadığını söylemek körlüktür 

Shakespeare’in oyunları tüm bu sınıflardan iyi betimlenmiÅŸ karakterlerle doludur. Zirveye çıkmak için her ÅŸeyi yapmaya razı hırslı Makyavellistler, umutsuzca iktidarı ele geçirmeye çalışan çürümüÅŸ zorbalar ve yalnızca yaÅŸamını sürdürmeye çalışan sıradan insanlar. Shakespeare’in eski ve yeni düzene bakışı herhangi bir oyunu dikkatlice okunduÄŸunda fark edilebilir. Marksist edebiyat eleÅŸtirmeni Aleksandr Smirnov ÅŸöyle der: “İki çağın -çoktan ölmekte olan feodalizmin ve halen doÄŸum aÅŸamasındaki kapitalizmin- sınırında duran Shakespeare, iki düzeni de etkin bir ÅŸekilde eleÅŸtirmiÅŸtir. Bir yanda açgözlülüÄŸü, altının gücünü ve hazır para kültünü teÅŸhir eden Shakespeare, (...) öte yandan hikayelerinde koca bir ülkenin vahÅŸi, kanunsuz feodal beylerce yönetilmesinin tehlikesini ve vahametini gösterir…” 

Roma’nın Uçları 

Tarihsel açıdan bakıldığında Shakespeare’in oyunları yalnızca aÅŸk, onur ve insanlık halleri ile ilgili hikâyeler deÄŸil, ama mücadele içindeki toplumsal güçleri konu alan eserlerdir. Juliet Romeo ile evlenemez, çünkü orta sınıf ailesi onu bir prensle sözlemiÅŸtir (o zamanlarda yükselmek isteyen insanlar için tipik bir hareket). Hamlet kendisiyle ve gaspçı amcasıyla mücadele etmekle kalmaz, bunu bir siyasi karşılığın ortasında yapar. Toplumdan dışlanan Kral Lear tüm hayatı boyunca ayakta tuttuÄŸu sistemin adaletsizliÄŸine söver: “Bu zavallıların çektiklerini siz de çekin ki, / İhtiyacınızdan fazlasını onlara verip / Tanrıların ÅŸimdikinden daha adil olduÄŸunu gösterebilesiniz.”


 

Aynı tarihsel perspektif hâlihazırda Globe’da oynayan oyunlar için de geçerli.

 

Bu sezonun “Roma’nın uçları” olarak adlandırılmış olması önemli. Roma İmparatorluÄŸu, Elizabeth İngiltere’sinde büyük ilgi odağıydı. Zira tıpkı İngiltere gibi Roma da bilinen dünyanın çoÄŸunu yutan fetihlerle muazzam bir servet kazanmış, senatörler ve imparatorlar arasında sert mücadelelere sahne olan, köle ordularınca kurulmuÅŸ devasa saraylara sahip bir toplumdu. 

Shakespeare’in çöken Roma’sı pek çok açıdan İngiltere’ye bir uyarıydı. Bizim de bu oyunlardan öÄŸreneceÄŸimiz çok ÅŸey var. 

Dünyayı etkileyen onca kararın ayrıcalıklı bir azınlığın kaprislerine baÄŸlı olduÄŸu bir zamanda, Antonius ve Kleopatra’daki gizli kapaklı pazarlıklar yankılanıyor. Gelir eÅŸitsizliÄŸi görülmemiÅŸ bir seviyeye ulaÅŸtığında, Yanlışlıklar Komedyası’nda öfkelerini kölelerinden çıkaran ikiz efendilerin küstahlığı ( her ne kadar vahim bir kimlik karmaÅŸası yaÅŸamaları komikse de) çarpıcı. Ve kibirli liderlerin kendilerine karşı çıkan her ulusa kılıç salladıkları bir dünyada, iÅŸgalci Titus Andronicus’un başına gelen yıkım ve üzüntüden bir ÅŸeyler öÄŸrenmemiz faydalı olacaktır. 

Ancak Shakespeare’in oyunlarından hiçbiri, Globe’un bu sezonki açılış oyunu olan Coriolanus kadar siyasi deÄŸildir. Hamlet veya Macbeth kadar meÅŸhur olmasa da, ÅŸüphesiz en ustaca oyunlarından biri. Roma ordusunda bir general olan baÅŸkahraman, Volkerler’e karşı savaÅŸtaki liderliÄŸiyle nam salmıştır. Ancak savaşın bedelini Roma’nın açlıktan ölen ve fakirlikten bitap düÅŸmüÅŸ sıradan vatandaÅŸları ödemektedir. Oldukça tanıdık bir durum. Bir imparatorluÄŸun uçsuz bucaksız serveti askeri iÅŸgallerle ayrıcalıklı bir azınlığı zenginleÅŸtirmek için kullanılıyor. Tahıl yığınları kullanılmadan öylece yığılı dururken, yoksullar açlıktan ölüyor. Oyun, büyük bir kargaÅŸa sahnesiyle açılıyor ve vatandaÅŸlar silah niyetine ellerine geçirdikleri alet edevatla baÅŸkente yürüyorlar. Öfkelerini generale ve temsil ettiÄŸi zengin kliÄŸe yönlendiren vatandaÅŸlar, savaÅŸa son verilmesini ve depolanan tahılın dağıtılmasını talep ediyorlar. CoÅŸkulu bir konuÅŸma yapan öfkeli bir vatandaÅŸ imparatorluÄŸun büyük servetinin yoksulların sırtından kazanıldığına iÅŸaret ediyor: “Bizi kederlendiren zayıflık, sefaletimizin nedeni, onların servetini zikretmek için bir döküm; bizim acı çekmemiz onlar için kazanç. Gelin, belimiz bükülmeden mızraklarımızla intikamımızı alalım: Tanrı biliyor ki bunu söylerken intikama susamadım, yalnızca ekmeÄŸe açım.” 

Sırf bu replik için sahneye çıkmasına karşın, Shakespeare bu adsız emekçiye oyunun içindeki en zekice ve kışkırtıcı konuÅŸmayı yaptırmış. Kitleler açlıktan ölürken servet biriktirmekle meÅŸgul olan tüm toplumlar için geçerli oldukça sert bir eleÅŸtiri. Sıradan insanları hor gören “kahraman” Coriolanus ise sürekli onları yanına çekmeye çalışır. Seyirci için çatışma halindeki sınıflar arasında geçen, dünyanın nasıl idare edilmesi gerektiÄŸine dair bir tartışmaya müdahil olabilmek için ender bir fırsat. Seyircilerin aktif katılımını saÄŸlamak için Globe bu oyunda sahneyi seyircilerin içine uzanan platformlarla geniÅŸletmiÅŸ, askerler ve vatandaÅŸlar seyircilerin arasına yerleÅŸtirilmiÅŸ, böylece tartışma canlı ve kaçınılmaz hale getirilmiÅŸ. KAYNAK; ALEXANDER BİLLET / ÇEV.: SİNAN DİNÇEL

 

William Shakespeare’in hayat öyküsü üzerine tartışma ve spekülasyonları tamamen görmezden gelirsek

Shakespeare’in Yaygın Kabulle

(Kaynak: HAMLET Çevirisi ek kaynakça)

Åžair olarak yalnız İngiliz ÅŸairlerinin deÄŸil, bütün İngilizlerin en ünlüsü, en çok bilineni, insan olarak en az bilinenlerindendir. Shakespeare’in bilinen Shakespeare olup olmadığı bile bilinmiyor. Homeros’un Homeros, Sokrates’in Sokrates olup olmadığı gibi. Yalnız eseriyle var olmak buna derler iÅŸte. Hem nasıl var, hem nasıl yok, hem nasıl kendini insanlara vermiÅŸ, hem nasıl kendini insanlardan saklamış. Olur ÅŸey deÄŸil! İngiltere’nin dünyaya oynadığı garip oyunlardan biri de bu.

Shakespeare olarak bilinen, fakat kimsenin bu yaman dramları nasıl yazdığına akıl erdiremediği, kiminin aslında Francis Bacon, kiminin William Stanley, kiminin Roger Manners, kiminin Edward de Vere sandığı bu insanın hayatı şudur:

1564 Nisan’ın yirmi üçünde, Stratford-on-Avon’da John Shakespeare ile Mary Arden’in oÄŸlu William doÄŸuyor. Babası, türlü devlet görevleri de almış zengin bir tüccardır. Annesi çiftlik ve konak sahiplerinden Robert Arden’in sekiz kızından biridir.

1571-1577 William, Stratford’da okula gidiyor, Latince öÄŸreniyor, bol bol kırlarda geziyor. Bu arada gezici tiyatroların verdiÄŸi oyunlar seyretmiÅŸ de olabilir.

1577-1582 John Shakespeare’in başı derde giriyor, fakir düÅŸüyor ve oÄŸlunu okuldan alıyor. Bu yıllarda William’ın nasıl yaÅŸadığı hiç bilinmiyor, ama yoksulluk içinde çok acı günler geçirmiÅŸ, fakir fukarayı tanımış, okulda göremeyeceÄŸi insan hallerini görmüÅŸ olabilir. Hayat okulu yılları denebilir bunlara.

1582, 27 Kasım’da William evleniyor ya da evlenmek zorunda kalıyor. EvlendiÄŸi kadın kendisinden sekiz yaÅŸ büyüktür. Onunla nikâhtan önce evlendiÄŸi anlaşılıyor; çünkü ilk kızı Suzanna nikâhtan altı ay sonra doÄŸuyor.

1585 William’ın ikiz çocukları doÄŸuyor, biri erkek, biri kız: Hamlet ve Judith.

1587 William birden, kim bilir neden, evi barkı bırakıp Londra’ya gidiyor ve beÅŸ yıl ne yaptığı, neyle geçindiÄŸi, neler görüp geçirdiÄŸi bilinmiyor, ikinci hayat okulu yılları bunlar da; bu sefer büyük ÅŸehirde. TaÅŸra çocuÄŸu olmaktan çıkıyor herhalde.

1592 Shakespeare’in bu yıl Londra’da olduÄŸunu ÅŸair Robert Greene’in ona yazdığı bir taÅŸlamadan öÄŸreniyoruz. Bu taÅŸlamada Greene, Shakespeare’i baÅŸkalarının yazdığı eserleri kendinin diye göstermekle suçlandırıyor. Eserlerini bir baÅŸkasının yazıp, mevkii, ÅŸanı ÅŸerefi dolayısıyla ortaya çıkmak istemediÄŸi için Shakespeare’in adı arkasına saklanmış olabileceÄŸi kuÅŸkusu bundan doÄŸmuÅŸ olsa gerek.

1593 Southampton Kontu’na sunduÄŸu Venüs’le Adonis adlı ÅŸiiri çıkıyor. Bu tarihten sonra Shakespeare, kimine göre 1611, kimine göre 1613’e kadar durmadan eser veriyor: Otuz altı piyes, iki ÅŸiir, yüz elli dört sone. BaÅŸarı ve para kazanıyor. Londra’da ve Southampton’da evler ve topraklar satın alıyor; arpa buÄŸday ticareti yapıyor bir ara; sık sık meyhanelere gidiyor, eÅŸi dostuyla, oyuncu ve oyun yazarlarıyla bol bol içiyor.

1596 Tek oÄŸlu Hamlet on bir yaşında ölüyor, Stratford’da. İhtiyar John Shakespeare birden zengin oluveriyor yeniden ve armalar takma iznini alıyor. Bu armaların üstünde: “Hak etmeden almak yok” yazılıdır.

1599 Globe Tiyatrosu kuruluyor. Shakespeare bu tiyatroda ortaktır. BaÅŸka tiyatrolarla da ortak olmuÅŸtu daha önce.

1591 Shakespeare’in hayatındaki çok önemli iki olay bu yıla rastlıyor: Babası ölüyor ve kendisini koruyan Southampton Kontu, bir ayaklanmaya adı karışarak hapse atılıyor. Bu yıldan sonra Shakespeare’in oyunlarındaki hava deÄŸiÅŸiyor daha ağırbaÅŸlı, daha kederli, daha acı oluyor ÅŸairin sesi.

1607 Shakespeare’in kızı Suzanna Stratford’da bir hekimle evleniyor.

1609 Shakespeare’in annesi ölüyor, Sone’leri basılıyor.

1610 Shakespeare büyük ÅŸehirden ve dünyadan bıkmış olarak Stratford’a çekiliyor ve bundan sonra artık Londra’ya kısa kalmak üzere pek seyrek gidiyor.

1616 Shakespeare’in kızı 10 Åžubat’ta Thomas Quiney’le evleniyor, 25 Mart’ta son günlerinin geldiÄŸini sezinleyen ÅŸair, tanıklar önünde vasiyetnamesini yazıyor. 23 Nisan’da, doÄŸumun 52. yıldönümünde ölüyor ve 25 Nisan’da Trinity Kilisesi’ne gömülüyor.

 

Tarih Sırasıyla Oyunları

Shakespeare’in oyunlarının tarihleri üstünde de henüz tam bir anlaÅŸmaya varılmış deÄŸil. Ünlü Shakespeare uzmanı G.L. Kittredge’in verdiÄŸi sıra ÅŸudur:

1590-1591 Henry VI. (birinci kısım)

1591 Henry VI. (ikinci kısım)

1592 Henry VI. (üçüncü kısım)

1592 Richard III

1592-1593 Yanlışlıklar Komedyası

1593 Titus Andronicus

1594 Veronalı İki Centilmen

1594 Kral John

1594-1595 Love’s Labours Lost

1594-1598 Hırçın Kız

1595 Romeo ve Juliet

Bir Yaz Gecesi Rüyası

1596 Venedik Taciri

1596 Richard II.

1597 Henry IV. (birinci kısım)

Henry IV. (ikinci kısım)

1598-1599 Kuru Gürültü

1599 BeÄŸendiÄŸiniz Gibi

Henry V.

Julius Caesar

1600-1601 Windsor’lu Åžen Dullar

On İkinci Gece

Hamlet

1602 All’s Well That Ends Well

Troilos ile Cressida

1604 Othello

Ölçüye Ölçü

1605-1608 Macbeth

Kral Lear

1605-1608 Atinalı Timon

1606-1608 Perikles

1607 Antonius ile Kleopatra

1608 Coriolanus

1610 Cymbeline

1606-1611 Fırtına

1611 Winter’s Tale

1613 Henry VIII.

bottom of page