top of page

kısa kısa

“Hamlet’e adanan bilimsel inceleme ve çalışmaların bibliyografyası Varşova telefon rehberinin iki katı büyüklüğündedir”

Jan Kott

  • “Çürümüş bir şey var Danimarka Krallığında” cümlesi, ölülerin ya da ölümün kokusunu alıyorum anlamında da yorumlanmıştır.

  • Hamlet’te olayın geçtiği şato, Wittenberg üniversitesi, kullanılan silahlar…vb pek çok ayrıntı Shakespeare tarafından, çağdaş, hatta tam da o sıralar halk arasında gündemde olanlar arasından seçilmiştir.

  • Osric çok miktarda araziye sahip olduğundan zengin, fakat hayli zevksiz olarak çizilmiştir, hatta kafasında adının anlamına uygun biçimde üzerinde uzun deve kuşu tüyleri bulunan bir şapkası vardır. I. Quarto’da geçen kimi detaylardan ötürü Rosencrantz ve Guildenstern için ise, sosyal statüleri için aşırıya kaçan bir kostümleri olduğu varsayılmaktadır

  • Hamlet’in yaşı, Yorick’in ölüm zamanı gibi tarihe dayalı pek çok bilgi için de kaynak gösterilen mezarcılar sahnesidir.  “Soytarı”ların uslupları gerekçesiyle, Quatro’lar arasındaki farklar da göz önünde bulundurularak  genel kabulle 30 yaşında olduğu söylense de, Hamlet’in gerçek yaşıyla ilgili net bir referans olmadığını söyleyen yorumların sayısı da hayli fazladır.  Bundan daha ilginç olansa, metinde geçen zamanla ilgili tüm referansın “zaman”ın pek de bir öneminin kalmadığı bir mezarlıkta veriliyor olmasıdır.

  • Ophelia’nın yaşıyla ilgili tek referans ise Laertes’in onunla konuşmasında,henüz ergenlikten yeni çıkmış olmasını düşündürtecek imalardır ki, varsayımlardan bir kısmı 15 yaş civarında olduğudur.
  • Hamlet’in babasının cinayeti sırasında Danimarka’da olup olmadığına, üniversite’den ne zaman ayrıldığına dair net bir bilgi yoktur. Ancak 30 yaşında üniversitede öğrenci olması o dönem açısından da pek normal değildir.

  • Hamlet’in babasının hayaletinin, ülkeyi baba Fortinbras’tan aldığı savaşta giydiği zırhla gelmesi, onunla karşılaşan herkes tarafından ülkenin başına gelecek felaketin habercisi olarak yorumlansa ve o sıralar oğul Fortinbras, bir savaş hazırlığında olsa da, Hamlet bu bağlantıyla pek ilgilenmez.

  • Hamlet Almanca bir isimdir. Eski Almanca’da ev ya da yuva anlamını taşır.  İngiliz Kraliyet ailesi Saxe-Coburg-Gotha Hanedanı'na mensuptu. Yani İngiliz falan değil safkan Alman idi ve zamanın kralı Beşinci George, savaştığı Almanya ile aynı kanı taşıdığını gösteren aile ismini değiştirmek zorunda hissetti ve buram buram İngiliz kokan  Windsor soyadını aldı ki bu aynı zamanda bu gün hala varlığını sürdüren Windsor Hanedanı aslında böyle ad buldu.

  • Globe Tiyatrosu’nun kapısında dünyayı sırtında taşıyan Herakles’in resmi varmış. Hamlet’in sorusuna Rosencrantz’ın, “Herakles’i bile sırtındaki dünya ile birlikte alt ettiler,” demesi Globe (dünya) Tiyatrosu’nun kapısında ve belki sahnesindeki Herakles’i sırtında taşıdığı yer toparlağıyla gösteren resimle ilgilidir.

6368056-til-bt-holger-danske-til-salg_ed
  • Shakespeare’in Kral Hamlet’i kurarken yararlandığı düşünülen Danimarkalı Holger Danske, efsaneye göre girdiği hiçbir savaşı kaybetmemiştir, ancak bir gün ülkesini o kadar özler ki, Güney Fransa’dan Danimarka’ya kadar yürür. Kronborg Kalesi’ne geldiğinde, oturduğu yerde uyuyakalır, o gün bu gün aynı biçimde uyumaktadır. Kalenin mahzeninde devasa boyutta taştan bir heykeli olan bu askerin Danimarka gerçek bir tehlikeyle karşılaştığında canlanıp ülkesini kurtaracağına inanılır.

  • Hamlet’i görmeye gelen Horatio’ya söylediği “size içmeyi öğreteceğiz” cümlesi kimi incelemelerde Horatio’nun, nöbetçilerle samimiyetine rağmen Danimarka’lı olmayabileceği yorumuna neden olmuştur ki; Horatio İtalyan kökenli bir isimdir. Ayrıca bu cümle Hamlet’in okul arkadaşına içki daveti olarak değil Danimarka’nın çok içme alışkanlığından uzak bir anlayışta yaşayan Hamlet’in kendisiyle benzer arkadaşına ironik bir şakası olduğu da düşünülmektedir.

  • Shakespeare'in kurgusal ortamı da gerçek bir yer: Hamlet'in evi, Kuzey Avrupa Rönesans mimarisinin en güzel örneklerinden biri olan UNESCO'nun miras alanı olan Kronborg Kalesi'dir. .Bir liman kasabası olan Elsinore'da, Danimarka ve İsveç'i ayıran denize bakan kale, sur ve kulelerle korunmaktadır.  

Gertrude, 

mızrak anlamında bir isimdir.

  • William Shakespeare'in eserlerinin ilk metinleri 16. ve 17. yüzyıllarda quarto veya folio formatında yayınlandı. (Folyolar büyük, uzun ciltlerdir; quartolar daha küçüktür, kabaca yarısı boyuttadır) 

  • Cladius’un adı Hamlet oyununda 1 kez dahi zikredilmez. Bu açıdan Hamlet oyununu izleyen biri için, bu adla bir karakter yoktur; yalnızca amca / kral vardır. Cladius Latin kökenli bir isimdir ve sakat / kötürüm…vb anlamlara gelir.

  • Oyuncular’ın sergilediği oyun bölümünün hayli kötü bir edebiyatla yazıldığı, bu yolla Shakespeare’in rakip topluluklara bir gönderme yaptığı söylenmektedir.

  • Shakespeare'in Hamlet'i yazarken baş rol için, çağın en büyük oyuncularından Richard Burbage'i düşündüğü ve Hamlet'e biçim verirken biraz da bu aktörün yeteneklerini göz önünde tuttuğu sanılıyor. Ancak sözü geçen oyuncunun Hamlet'i nasıl oynadığına ilişkin bir kayıt yok.

KRAL: Teşekkürler, Rosencrantz ve nazik Guildenstern .

KRALİÇE :Teşekkürler, Guildenstern ve nazik Rosencrantz

 

diyaloğu Tom Stoppard’ın metninde Kral’la Kraliçe'nin iki adamı sürekli birbirine karıştırması şeklinde yorumlanmıştır

  • “Hamlet’in dengesizliği” derken  Shakespeare "distemper" terimini kullanıyor. Bu da, çağın inancına göre, insanın kişiliğini belirleyen dört sıvı arasındaki "dengesizlikten" doğan bir rahatsızlık.   Elizabeth devri inancına göre, bir tür safranın vücuttaki aşırı birikimi "melankoli"ye yol açarmış. "Melankolik" kişilerin sık sık hayal gördüğüne, akli dengelerinin çabuk bozulduğuna ve bu nedenle şeytanın eline çabuk düştüklerine inanılırmış.

“Hamlet”te diğer pek çok Shakespeare oyununun aksine bir soytarının yalnız kafatası ve onun mezarı yakınına Ophelia’nın mezarını kazan mezarcı /soytarılar vardır.

Ne yazık, Hamlet’in Shakespeare’in “doğrucu” soytarılarının öldüğü yahut sadece geçmişi gömmeye yaradıkları bir zamana doğmuş olması ve ne tuhaf delilik kisvesi altında soytarılara özgü hazırcevaplıkla konuşması… 

“Bütün nevrotikler ya Oidipus ya da Hamlet’tir”

                  Sigmund Freud

  • Ophelia Yunanca “yardım” anlamına gelen “ophelos” sözcüğünden türetilmiş bir isimdir. Muhtemelen Shakespeare bu adı 15.yy’da "Arcadia" adlı şiirinde bir karakter için kullanan Jacopo Sannazaro ödünç almıştır.

Hamlet'in, haç biçimindeki kılıcın kabzası üzerine yemin etmelerini istemesi ve Hayalet'in bunu onaylaması, Hayalet'in aldatıcı, "şeytani" bir görüntü olmadığının ispatı olarak kabul edilir.

4.042 satır ve 29.551 kelime ile, Hamlet en uzun Shakespeare oyunudur.

  • Ophelia türküsünü söyleyerek etrafındakilere dağıttığı manidar buketinde kardeşi Leartes’e babasının ölümünü kasteder biçimde “hatırla” diyerek Ortaçağ’a kadar cenazelerde kullanılan biberiyeyi verir. Hercai menekşe’yi verirken de düşüncelerden bahseder ki çeşitli kültürlerde düşünen insan yüzüne benzetilen hercai menekşe, verilen kişiye onun / sevgisinin düşünüldüğünü de ifade eder, Shakespeare bu hikayesinden yararlanmış mıdır bilinmez ama bir de eski Alman kültüründe Ophelia’ya hayli denk düşen bir hikayesi vardır bu çiçeğin; harika, güçlü ve tatlı bir kokuya sahipmiş hercai menekşe, öyle ki insanlar bu kokuya ulaşmak için kilometrelerce uzaktan gelirmiş, ama menekşeye erişmek için geçtikleri yerdeki bütün otları ezerlermiş, menekşenin içi öyle acırmış ki sonunda dua etmiş tanrıya, Tanrı da kokusunu almış ondan, yalnız yakına gelenin görebileceği güzelliğini bırakmış .

  •  Krala sultanküpeleriyle rezeneyi layık görür Ophelia, bu sahne üzerine yazılan kimi incelemelerde bu çiçeklerin adını duyan seyircilerin doğrudan kralın dalkavukluk sevgisini, zina’ya ve aptallığa gönderme yapıldığını anlayacağından bahsedilir.

  • Ophelia’nın hikayenin diğer kadını Gertrude ile kendini bir tutup paylaştığı, Ortaçağ’da cadılardan korunmak için de kullanılan sedefotu, düşük yapmak için de kullanıldığından zinayla doğrudan bağlantılıdır. 

  • “Bu da papatya” der Ophelia, ama hemen ardından masumiyetin sembolü papatyadan vazgeçer, masumiyet yoktur, onun yerine menekşe vermek ister ama onlar da ailesinden kalan son kişinin ölümünden solmuştur.

Termagant: Ortaçağ masallarında sözde bir Müslüman Tanrısı. Orta Çağda, Hıristiyanların bir bölümü, Müslümanların bu tanrıya taptığına inanıyorlarmış. Orta Çağ dinsel oyunlarında Termagant patırtıcı ve gösteriş düşkünü bir kişi olarak görünür.

Hamlet’in babasının hayaletini görmesini, onun ölümünden ötürü yaşadığı suçluluk duygusunun (Oidipal eğilimlerinden dolayı) uzantısı olarak tanımlayan Freud ve Lacan’cı incelemeler, Hayalet'in hem Horatio ve hem de nöbetçilere göründüğü gerçeğini göz ardı eder, Shakespeare’in Hayalet’i neden bir tek Hamlet’e göstermediğinin cevabıyla ilgilenmezler. 

 Büyük E’li erkek her öğleden sonra kahve içer, karısını kıskanır, dünyada başarılı olmak ister ve bunu az ya da çok becerir: çoğu zaman az. “İnsanlar fazla değişmezler der”… Başına her şey gelebilir; herhangi bir felakette evdedir. Lear gibi nankörlükle ödüllendirilmiş, III. Richard gibi kızdırılmıştır. Antonius’un Kleopatra için yaptığı gibi her şeyden vazgeçmiştir ve Othello’nun yaptığı gibi onun biraz canını sıkmıştır. Yanlışı kanla düzeltmek konusunda Hamlet kadar kararsızdır; dostları Timon’unkilere benzer.

Bertolt Brecht

Shakespeare oyunun belki de en karanlık  sahnesi olabilecek mezar sahnesini iki "clown"a oynatır. Antik oyunlarda da benzeri görülen düz yazıyla konuşan mezarcıların tüm bilgece cümlelerine rağmen, kullandıkları hukuki terimleri kulaktan dolma hatalarla söyledikleri, manidar  şarkılarınınsa ironik bir tezatlıkla komik unsur olarak kullanıldığının altını çizen incelemeler bulunmaktadır

Kapsında "Bütün dünya oyuncuyu oynuyor" yazılı Shakespeare'in tiyatrosunda sadece oyunlar oynanmıyor, ayı ve köpek dövüşleri de izlenebiliyordu.En kısa oyununun gösterimi 4 saat kadar süren Shakespeare'in oyunları seyircinin içeri girip çıktığı, en ucuz biletlilerin ayakta oyunu izleyebildiği, sahneye sataşabildiği, hayaletlerin sahne altından çıktığı bir sahne düzeninde izleniyordu

  • Shakespeare'in hayatı hakkındaki spekülasyonlar kadar Hamlet metni üzerine de eleştirmenler ve hatta psikanalistler tarafından pek çok spekülatif yorum yapılmıştır. Bu yorumlardan bir tanesi, baba Hamlet'in yaşlı Fortinbras'ı aslında oyunun sonunda Leartes ve Hamlet arasında yapılana benzer hileli bir düelloyla yendiği, bu tezgah için Polonius'tan da yardım aldığı, Polonius'un bu düzenbazlığı paylaştığı Cladius'un ise bunu bildiğini bağ evinde krala söylediği, kısaca Cladius'un kulağın içinden akıttığı zehrin aslında baba Hamlet'in sahtekarlığını yüzüne vurması olduğu ve aslında Hamlet'in de bilinçdışında bu gerçeği bildiğidir. 

Hamlet babasının cinayetini öğrendikten ve onunla beraber görenlere hiç kimseye bir şey söylememeleri için yemin ettirdikten sonra gitiiği ilk yer Ophelia'nın odasıdır. Ophelia'nın bu karşılaşmayla ilgili tarifi bize Hamlet'in Ophelia'yla bu büyük sırrı paylaşmak istediğini ama ona güvenemediğini düşündürtür. 

Kimi incelemecilere göre ise bizim Hamlet'in Ophelia'ya yadsınamaz biçimde kötü davranması ve o Ophelia'nın babasına anlattığı  yarı çıplak karşılaşma, aslında Hamlet'in suçluluk duygusuyla dişil yanıyla yüzleşmesi ve ondan uzaklaşmasıdır. 

Ünlü tiradın üç ayrı baskıda karşılaştırması;

Bad_quarto,_good_quarto,_first_folio.png
bottom of page